İstanbul erken bahara devam ediyor. Dün açmaya başlayan erik ağaçları gördüm. Çiçekçiler mimoza satmaya bile başladılar.Mimoza; nasıl severim bilseniz. Ağacı bir sarı bulut gibi kaplaması beni mest eder. Bir mimoza ağacı gördüm mü gözlerimi alamam...Ressam Osman Hamdi Efendi bir gün eşine bir buket mimoza getirmiş ve sonra da onunla resmini yapmış. Bence de bir kadına hediye edilecek en güzel çiçeklerdendir.Yrın sevgililer günü ya o yüzden çiçek böcük yazıyorum sanırım:)
Bugün niyetim Üsküdar sahildeki denize bakan taraçalara yayılıp kitap okumak, çay ,kahve içmekti ama son anda birden üşendim. Evde kaldım. Hemen bir köfte yoğurdum dolaba attım,sonrasında akşama kadar yattım yuvarlandım. Tembellik desen bu kadar dibine kadar yaşanırdı,yoruldum desem inanın:))
Sabah kahvaltımı ederken kenardan kenardan da ''Kenar'ın Kitabı'' nı karıştırdım.Şenol Cantek' e ait bir derleme kitabı... Bu kez kenarda yaşayan Ankaralılar var.Seyyar satıcılar, Kenar mahalle çocukları, kapı önünde oturup örgü ören kadınlar var. Benim hemen ilgimi çeken seyyar satıcılar oldu. En çok da şu cümle içimi bir tuhaf yaptı.'' Seyyarlar için, seyyar satıcılık;yüzyüze kaldıkları yaşamsal zorluklar karşısında kendi hayatlarını kazanmak için ahlaksızlığa düşmeden yapabilecekleri son şey, çalabilecekleri son kapıdır'' . Artık bu cümleden sonra çok daha başka bakarım ben seyyar satıcılara... Fatih Sultan Mehmet'den beridir de siyasette kullanılmış bu meslek. Çünkü halkın bu kadar içinde bulunabilen başka bir meslek yok. Ankaralı seyyar satıcılarla yapılan birebir görüşmeler de kitap da yer alıyor. Sonra sokak çocukları, hatta balkon sohbetleri var... Sanırım bu kitap hemen öyle rafa kalkmayacak uzun süre alimin altında kalacak...
Kapak resmi ise çok tanıdık birine Leylak Dalı'na ait...
Şimdi ben gidiyorum ama gitmeden ''Bibliyomanyaklar/ Kitap Düşkünleri '' de ki Dünya Ağrısı/Ayfer Tunç hakkındaki yazımın altına yapacağınız yorumla kitap kazanma hakkına sahip olacağınızı hatırlatayım. TIK
No comments:
Post a Comment